Bugün pazar! Sevgili
Kimliğimi kaybettim, tıpkı sıcak ayazların gölgesinde dudaklarımın bir yudum suya muhtaçlığı gibi ezdim göklerdeki umutlarımı. Vakitsiz açan gülleri koparmaya bile kıyamazdım, ben seninle sevdim ya gül bahçelerini.
Sıralı mektupların mürekkebini tüketir gibi içtim yokluğunu kaç kez yığıldım sol yanımın üzerine, gözlerimi yıkadım mevsimin en serin yağmuru ile. Bilinmez dertlerin en hakiki reçetesini yazan ellerim, kendi derdine deva bulamazken koyu uçurumların en yüksek tepesinden seyrettim yokluğunu.
Acımdım! Sustuğum yerden kanatırken içimde ki kopan fırtınayı yuttum, savrulduğum rüzgârların duacısı olurken dilim, vakitsiz içtiğim zehre düğümledim boğazımı. Kan kustuğum gecelerime şahit gösterdiğim yokluğuna el açan bir yetim öyküsü daha yazdım sana.
Gözlerim içimdeki çocuğa bakarken kanadı en çok da
Bir ömre serilen emeği helal eylerken uğruna, sol yanıma saplanmış kurşunun izi ile
yaşamak nasıl da ağır geliyor adama.
Dört duvarın dilsizliği olmasa keşke, taş duvarların üzerime devrilen ağırlığı olmasa keşke
Yıllarıma serilen kıyametin ağırlığı olmasa keşke
(
Ya//Da
Keşkelere esir etmeseydin beni. Dilimden alsaydın bir solukta ağzından çıkan(git)kelimesini
Ahvalini yüreğime yazan sevgili,
Söyle şimdi, hala gücün kaldı mı? Enkazından çıkarıp almaya beni
Ellerin titremez mi? yırtmaya kalksan resimleri, kalbin yerinden sökülmez hiç emanetimi
kirletirken. Dudakların (aşk)diye kurusa, hangi çölde konaklayacaksın şimdi?
Ah! Gönlümün şifası
Derdine dilimin duası tükenmez, gözlerim yandığım aşka heba ederken kendini
yanılışım bilsem de bu aşkı, avuçlarım yokluğunu tek kalem yazar yine.
Kara geceleri yoldaş sayar kendine, uzağıma düşen gözlerini her susuzluğumda doyasıya içerken doyarım belki doymadığım sana.
Ah benim sıcağımdaki ayazım;
Eceli bekleyen bir yolcuyum gayri fanide, tükettiklerimi yazsam sen bile inanmazsın belki de,
(AŞK)fedakârlıktı bizim okuduğumuz her kitapta ve ben sildim her şeyi ardıma bile bakmadan
Geçtim dünya üzerinde ki hep var dediğim varlıkların gölgesinden. Şimdi
her şeyi olan sen, hiç bir şeyi olmayan beni (bir çare)düşlerden anımsayacaksın artık.
Bir de
Sana bıraktığım kanamalı şiirlerin gölgesinden duyacaksın derdimi.
Ah şiir yüreğim;
Hep çocuk kalırım sandım, hep şımaran bir çocuk gibi kırmızı balonların peşinde koşan
her çılgınlığımda boynuna sarılan, yine ellerimi ısıt diye ağlayan kalırım sandım. Yine kulağıma bir şiir okuyanım olur sandım. Gecelerime düşen bir yıldızdın ya, o yıldızı hep derdimi döktüğüm (mehlikam)gibi parlar sandım.
Ve sandım ki,
her sabah ayaklarımdan önce sana koşan sızılı yüreğim bu uğurda seninle ömürlük
deva bulur sandım
Şimdi,
Cansızım...
Ölü şiir gölgelerinde vereceğim son nefesin bir avuç duasına muhtacım.
Şimdi,
İnancımı kaybettiğim, bu kavgada ayaklarımın fersizliği ile yürümeyi öğretiyorum kendime
Boynuna bir vebal astım
Ölmeden ölmeyi öğrendiğim hayata diyeceklerimi sonraya bıraktım sevgili
VE
Sen
Ağlattığımda gözlerimi, avuçlarıma dökülen aşk olacaksın
Ben yüzüme sürdüğüm (âminlerime) hep seni de katacağım
Ben bırakılan emaneti yüreğim bildim...
FUNDA SAĞLAM
06.07.2014(PAZAR)
HÜRMETİNE...